top of page

Fake It to Make It: Erken Kalmak

Yazarın fotoğrafı: Mustafa ÜrgenMustafa Ürgen

Sabahları keyifli bir şekilde erken kalktığım zamanların çoğu, çocukken spor okullarına gittiğim zamanlardı. İzmir Göztepe’de otururken futbol okuluna ve Karşıyaka’da otururken de basketbol okuluna gitmiştim. Sabahları erkenden kalkıp arkadaşlarımla buluşmak o zaman kendimi çok özel, büyümüş hissetmeme neden oluyordu. Bu büyümüşlük hissinin sabahın erken saatleriyle özdeşleşmesini daha sonra staj yapmak için İstanbul’a geldiğim üniversite yıllarında da hissettim. Üniversitenin ikinci yılının yaz tatiliydi. Bir yapım şirketinde stajyerdim ve çekim olduğu sabahlar gün ağarmadan, trafik yokken, sokaklar boşken yollardaydık. O zaman da olduğumdan büyük, yaşlanmış hissediyordum. Bir iş yapıyor gibiydim. Güzel bir histi.


Çocukluğuna dönecek olursam, erken kalkmak ve bir şeye zorlanmak, okulla beraber insana en büyük zorlanma hissini veren duyguydu. Okula gitmeye başladığımızda bunu hissetmiştim. Birileri beni göreve çağırıyordu sanki. Önemli biri olmaya başlamıştım. Sonra bir kaç senede bu his kayboldu. Sabahın köründe kaldırılıp bir yere götürülüyorsam demek ki ben hiç önemli değilim, değersiz bir köleyim gibi hissetmeye başladım. Sabahın erken saatlerine karşı duygum tepetaklak olmuştu. Tamamen zıt bir yöne kaymıştı. Aynı şeyi yapmak için (okula gitmek) aynı saatlerde (sabahın altısı ya da yedisi) kalkıyordum ama bende bıraktığı duygu bambaşkaydı.


Ortaokul yıllarında futbol okuluna gitmek için haftasonu arkadaşlarımla buluştuğumda, erken saatlerde kalkmak yeniden kendimi önemli hissetmemi sağladı. Sanki tekrardan kimsenin kalkmadığı saatlerde kalktığım için herkesten çok daha farklı, anlamlı bir şey yapıyordum. Bu yaptıklarım ileride çok değerli olabilirdi. Beni farklı biri yapabilirdi. Ben başarılı olduğum zaman, “İşte sabahları erken kalkan çocuk bu” diyeceklerdi sanki. Okulda okuduğumuz başarı hikâyelerindeki büyük iş başarmışlardan biri olacaktım. Olamadım ama o duyguyu paylaştım. Bu da benim tesellim oldu.


Erken kalkıp futbol okuluna gittiğim için futbolcu olmadım. Başka bir başarım da olmadı. Haftasonu etüt çalışması varken de, üniversite için dershaneye hazırlanırken de erken kalktım. Yine bir şey olmadı. O saatte erkenden evden çıktığımızda kimse kalkmamış olduğundan, kahvaltı edemediğim günlerde bol bol boyoz yerdim. Kendimi yeterince hazırlamadan fazla koştuğum için sürekli üşütüp hasta oldum ve belki ortalama bir kapasiteye bile ulaşamadım. Erken kalkmaktan hiçbir fayda sağlayamadım ama şehri o şekilde görmek benim zihnimi açardı. O anda, gerçekten başarılı olabilecekmişim gibi hissederdim. Başarılı olabilseydim de bu benim tercihim olacaktı.


Bu his üniversitede anlattığım şekilde staj yaparken de benimleydi ve benzer bir şekilde fazla uzun saatler çalışmanın ve amaçsız olmanın sonuçlarını yaşadım. Çok sonra erken kalkmanın beni motive ettiği oldu. Erken kalkıp fotoğraf çektiğim zamanlarda oldu bu. Bunu hem üniversite zamanı hem de ilk çalışmaya başladığım yıllarda yapıyordum. Ara ara delirip kendimi karanlık sokaklara atmışımdır fotoğraf çekmek için. Sabahın çok erken saatlerinde, beşte veya altıda sokaklara çıkıp ilk ışığı yakalayıp boş sokaklarda fotoğraf çekiyordum. O zaman gerçekten çok güzel fotoğraflar çekebileceğime inanıyordum ve şimdi dönüp baktığım zaman beğenmesem de o günlerde beni tatmin eden bir gelişme sağlıyordum. Belki sadece tekrar tekrar aynı şeyleri yapmanın getirdiği ufak da olsa anlamlı bir ilerlemeydi bu. Ayrıca sabah olduğu için, bunu yapmak için gerçekten çaba sarf ettiğim için başarılı olacağıma inanıyordum.


Bugün aynısını erken kalktığımda ya da yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda da hissediyorum. Kimse yok ben varım, öyleyse başaracağım gibi bir his geliyor. Gerçek bir his bu. Sadece bir his bu elbette ama gerçek. Bunu hissediyorum.


İnsanların erken kalkmak ya da kimsenin çalışmadığı zamanlarda çalışarak başarılı olmaya dair söylemleri de bu yüzden anlamlı bence. Herkes uyurken, herkes dinlenirken bir şey yapmanın verdiği motivasyonu arıyoruz. Bu motivasyonla bir şeyler yapabiliyor muyuz? Orası belirsiz. Bir şeyler başarmak için motivasyona ihtiyacımız olduğunu düşününce, bundan faydalanmak neden saçma olsun ki? Kolay yoldan motive olmanın herkesçe bilinen bir formülü bu.


Bu yüzden erken kalkmak hakkında düşündüm bu günlerde. İhtiyacım olan doping etkisini geçmişte nasıl bulduğumu hatırladım. Gerçekten başarmak için -mış gibi yapmak diye Türkçe’ye çevrilebilecek “fake it to make it” mottosunun her zaman olmasa da burada anlamlı olduğuna inanıyorum. Çok büyük bir iş başaracakmış gibi yapıyorum. Az da olsa ilerleme kaydediyorum.


Fuara gitmek için erken kalktığım sabahlardan biri. Londra.
Fuara gitmek için erken kalktığım sabahlardan biri. Londra.

 
 

© 2023 by Mustafa

bottom of page